Kültürel Mirasın İzinde Bir Sanat Yolculuğu: Abdullah’ın Resimle Harmanlanmış Hikayesi
- Aleyna Keven

- 2 Haz
- 2 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 10 Haz
Abdullah, sanatla tanışmasını çocukluk yıllarına, ilkokul dönemine kadar götürüyor. Ancak yeteneğinin fark edilip yönlendirildiği asıl dönüm noktası, ortaokulun son yılına, yani 8. sınıfa denk geliyor. Resim öğretmeninin dikkatini çeken çizim yeteneği, ona “Güzel sanatlar lisesine gitmek ister misin?” sorusunu getiriyor. Abdullah’ın verdiği sade bir “Olabilir” cevabı, onun sanatla iç içe geçecek hayatının ilk adımı oluyor.

Hiçbir hazırlık kursuna gitmeden kazandığı güzel sanatlar lisesinde dört yıl boyunca yoğun bir resim eğitimi alıyor. Eğitim hayatına İstanbul Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi’nin resim bölümünde başlıyor ve buradaki disiplini, onun temel sanat anlayışını şekillendiriyor. Şu anda ise Şırnak Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nden 2025 yılında mezun olmuştur. Sanat hayatı boyunca hep resim alanında ilerlemeyi tercih eden Abdullah, görsel anlatım gücünü her geçen gün daha da derinleştiriyor.


Sanatsal gelişiminde hem yabancı hem de yerli sanatçılardan ilham alıyor. Özellikle Michelangelo’nun detaylara verdiği önem ve insan anatomisine olan hâkimiyeti, Abdullah’ın teknik becerilerini derinleştirmiş. Ivan Aivazovsky’nin deniz manzaraları ve ışıkla kurduğu etkileyici ilişki ise doğayı, özellikle de suyun hareketlerini gözlemleme biçimini zenginleştirmiş.

Türk resim sanatının öncülerinden de etkilenen Abdullah, Osman Hamdi Bey, Bedri Rahmi Eyüboğlu ve İbrahim Çallı gibi ustaların izinden gidiyor. Osman Hamdi Bey’in tarihî ve kültürel temaları, onun kendi sanatında da anlam derinliğini ön planda tutmasına vesile olmuş. Bedri Rahmi’nin cesur renk kullanımı, Abdullah’ın paletinde özgürlüğe; İbrahim Çallı’nın figüratif anlatımı ise kompozisyonlarında güçlü bir ifade diline dönüşmüş.
Sanat anlayışını geleneksel akımlar üzerine kuran Abdullah, özellikle Osmanlı ve Anadolu sanatının izlerini taşıyan temalar üzerinde yoğunlaşıyor. Kendi kültürel mirasını modern sanatın diliyle birleştirerek, hem geçmişi yaşatmayı hem de bugünün sanatına katkı sunmayı amaçlıyor. Geleneksel teknikleri çağdaş yorumlarla buluşturan eserlerinde, izleyicisini hem tarihî hem de duygusal bir yolculuğa davet ediyor.

Son dönem çalışmalarında ise Ortadoğu kültürlerine dair sosyolojik ve duygusal temaları ön plana çıkarıyor. Özellikle bulunduğu yöredeki kadınlar arasında yer alan saç kesme geleneği, Abdullah’ın resimlerinde önemli bir simge hâline geliyor. Bu gelenek, kayıpların ardından yaşanan yasın ve derin acının bir ifadesi olarak ele alınıyor. Onun çizimleri, bu güçlü gelenek üzerinden kadınların direnişini, yasını ve kültürel belleğini sanat aracılığıyla görünür kılıyor.
Abdullah, resimlerinde sadece bir estetik yaratmakla kalmıyor; aynı zamanda kültürel kimliğin, toplumsal hafızanın ve bireysel acıların da izini sürüyor. Sanatı, hem kişisel bir ifade biçimi hem de tarihsel bir anlatı olarak kullanıyor.





Yorumlar