top of page

Sanatın İzinde: Dokular, Kontrastlar ve İçsel Yolculuk

Güncelleme tarihi: 13 Mar

Sanatın İzinde: Dokular, Kontrastlar ve İçsel Yolculuk

Sanat, benim için yalnızca bir ifade biçimi değil, aynı zamanda bir keşif süreci. Dokuların yükseldiği, renklerin çatıştığı ve soyut formların özgürleştiği eserlerim, iç dünyamın ve toplumun katmanlı yapısının bir yansıması olarak tuvalde hayat buluyor. Her yeni fırça darbesi, yalnızca bir renk değil, bir duygu, bir düşünce ve bir sorgulama ekliyor yüzeye.


2021 yılında Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi, Şehir ve Bölge Planlama Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2022 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Kentsel Tasarım alanında yüksek lisans eğitimine başladım. Ancak planlı kentlerin içinde sanatın dokusuzluğa meydan okuyan ruhuna kapıldım ve 2018 yılından itibaren büyük bir tutkuyla güzel sanatlara yöneldim.


Sanat serüveninde birçok önemli sergide yer aldım. 2020 yılında İstanbul’da “İZ” adlı sergide “MORALS” adlı eseriyle bulundum. Yine aynı yıl “İNSAN OLMANIN HİSSETTİRDİKLERİ” ve “KIŞ HİKAYELERİ” sergilerinde sanatseverlerle buluştum. 2021 yılında “MEMENTO MORİ” sergisinde eserimi sergilerken, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kapsamında Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Sergi Salonu’nda karma sergide “İZLER VE GİZLER” ile izleyicileri dokuların ve anlamların derinliğinde bir yolculuğa çıkardım.


Sanat Anlayışım: Zıtlıkların Bütünlüğü


Sanatımın temelinde, renklerin ve dokuların birbirine meydan okuması kadar, aynı yüzeyde birleşebilme gücü de yatıyor. “Zıtlığın Bedeninde Buluşması” eserimde olduğu gibi, sıcak ve soğuk renklerin bir kadın bedeni üzerinden bir araya gelmesi, aslında her insanın içsel çelişkilerini ve aynı zamanda tamamlanma ihtiyacını anlatıyor. “Bütünleşen Eller” serisinde ise yalnızca renklerin değil, insan ilişkilerinin ve dayanışmanın önemine vurgu yaparak, birbirine kavuşan ellerin gücünü vurguluyorum.



ree

Özellikle statü arayışı ve toplumun aynılaştırıcı gücü üzerine yoğunlaşıyor, sanatın bu kalıpları kırabileceğine inanıyorum. Toplum, her bireyi belirli normlara sıkıştırırken, sanatın o yüzeyi kazıyıp altındaki katmanları açığa çıkarma gücü olduğuna inanıyorum. Dokuların ve üç boyutlu yüzeylerin eserlerimde önemli bir yer tutmasının sebebi de bu: Sanat yalnızca izlenmemeli, hissedilmeli, dokunulmalı, keşfedilmelidir.

Yeni Dönem: İçsel Yüzleşme ve Arayış


ree

2025 yılı itibarıyla sanat yolculuğumda yeni bir yönelim keşfediyorum. Şimdiye kadar statü eleştirisi ve bireyin toplumsal konumuyla ilgili sorgulamalar üzerine çalışırken, artık odak noktam insanın kendi içindeki yüzleşmeleri ve varoluşsal arayışları. Her bir fırça darbesi, bir yüzleşmeyi, her bir renk geçişi bir sorgulamayı temsil ediyor.

Bedenin soyutlanmış imgeleri, sıcak ve soğuk renklerin bir arada varoluşu, ellerin birleşmesi… Bunlar yalnızca estetik bir denge değil, aynı zamanda insanın kendi içindeki zıtlıkları kabul etme süreci. “Yansımaların Sessizliği” eserinde olduğu gibi, insan aynaya baktığında yalnızca bir suret değil, derinlerde sakladığı gerçekleri de görür.

Bu blogda, sanat yolculuğumu, eserlerimin hikâyelerini ve sanata dair düşüncelerimi paylaşmaya devam edeceğim. Sanatın izlerini birlikte keşfetmek dileğiyle…

 
 
 

Yorumlar


© KevenArty tarafından üretildi. 

bottom of page